Avrupa’nın (hatta isterseniz
dünyanın) üst düzey takımlarını düşünün.. Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih
vs.. Bunlar ve bu ayara yakın takımlar tümüyle en üst sınıf takımlar. Avrupa’da
bütün takımlar bu ayara gelmek istiyor doğal olarak. Ama bu kalibrasyonu yapmak
o kadar da kolay olmuyor. Bu kategoriyi SÜPER TAKIMLAR olarak görelim.
Bir de bu ayarda olmayan ama
bu kalibrasyonu yapmış, kendini bu gruba atmak için mücadele veren, ara sıra
uluslararası bir şeyler de başarmakta olan takımlar var. Bunlara da BİRİNCİ
SINIF TAKIMLAR diyelim.
Bir de kendi liglerinde her
sene ilk 3-5 içinde yer alan, 3-5 senede bir lig şampiyonluğu gören, zaman
zaman Şampiyonlar Ligine, Avrupa Ligine katılan, Mehter takımı gibi 2 ileri 1
geri giden (ki aslında Mehter takımı 2 ileri gider 1 durur, geri gitmez yani),
Avrupa kupalarına her katılıp boyunun ölçüsünü aldırdığında çok da boyunun
uzamadığını gören, her sene geçen seneden en fazla 1-2 santim ileri ya da geri
gittiğini fark eden takımlar var. Tıpkı bizim 3/4 büyükler gibi. Bu takımlar
kendi liglerinde birinci sınıf olarak kabul görürler ama bana göre Avrupa/Dünya
klasmanına göre İKİNCİ SINIF TAKIMLARDIR.
Yerimizi gördük galiba...
İşte bizler, dünya
klasmanında ikinci sınıf bir takım olduğumuzu unutup daha sınıf atlamadan,
birinci sınıf takımların hatta süper sınıf takımların yakaladığı başarıları
kendi takımımızdan bekliyoruz. Mesela ikinci sınıf takımlara bakın, hemen hepsi
de haftada 2 maçı kaldıramıyorlar.
Beşiktaş’ımızı neden ikinci
sınıf kategorisine koyduğuma gelince.
Uzun hikaye tabi ama
özetlersek; kulübün ekonomik yapısı bir kere bu mücadeleyi destekleyemiyor. Zaten
size sınıf atlatmakta yetersiz olan gelirler giderlerinizin ne kadarını karşılayıp,
üste artıp, sizi yukarı taşıyabiliyor? Şimdilik hiç. Hala borç batağındayız. Mevcut
yönetimi suçlamıyorum. İçinde bulunduğumuz durum, durumumuzun fotoğrafı bu.
Süper veya birinci sınıf
kulüplerin yönetim anlayışı ile bizim aramızdaki yaklaşım/davranış/uygulama farkları
da bizi olumsuz etkiliyor.
Hepsi bir yana daha sahanın
içiyle konuşayım, kadromuz yeterince değin değil. Hatta derinlik ne kelime,
kadromuz baya eksik. Mesela bu kadar büyük hedefleri olan bir takımın 1 tane mi
sağ beki olur? Adam kötü oynar, formsuz olur, sakatlanır, kart görür.. Kimi
oynatacaksınız? Bakın, en önemli eşik atlama maçlarından birinde Necip bütün
iyi niyetiyle mücadelesini yaptı ama bir hatası nelere mal oldu. Bu hata normal
bence. Necip’in orada hatasız oynaması ekstra olur. Çünkü adamın işi değil ki orada
oynamak, bilmiyor oranın gereklerini. Maçtan önce çocuğa 5 dakika brifing
vermekle olmaz bu iş. Futbola başladığından beri orada oynayıp oranın
tecrübesini almış olmak gerek. Aynı hataları yıllar önce yapmış, dersler almış
olmak, pişmiş olmak, deneyim denen şeyi kazanmış olmak gerek o mevkide. Bu
hemen her mevki için geçerli zaten.
Takımda hücum kanat oyuncusu
olarak kullanılan Olcay, Kerim ve Töre var. Üçünün de süper sınıf ya da birinci
sınıf takımlarda kesintisiz oynayabileceğine inanıyor musunuz? Bizde sürekli
oynuyorlar ama! Üstelik hemen her maçın ancak yarısında etkili olabiliyorlar. O
zaman hücum gücünüz de birinci sınıf olamıyor işte.
Dünyaca ünlü Chelsea
takımının golcüsünü transfer ettik. Demba Ba, fırsat geldi mi affetmeyen, usta
bir golcü. Bu adam birinci sınıf. Peki Oğuzhan, Olcay, Töre üçlüsü maç boyu kaç
tane top atabiliyor bu adama? E, nasıl gol olacak o zaman? Gördük Erciyes
deplasmanında; hele ilk yarıda, ayağına topu alan her orta saha oyuncusu bam
diye şut attı 30-40 metreden. Hepsi de ya auta gitti, ya etkisiz cılız vuruşlar
oldu. Kardeşim! Gol atsın diye çuvalla para verip aldığımız usta bir adam var
sahada. Maradonalığa soyunacağınıza golcünüze pas versenize? Demek ki kafa
yapıları da birinci sınıf değil hala.
“Pantolon olmadı, ceket
verelim” derseniz, sonucuna da katlanırsınız, sınıf atlayamazsınız.
Çok uzatmayayım, kendi
görüşlerimi net olarak ifade ettim sanırım. Katılırsınız, katılmazsınız.. Şunu
tekrar vurgulayayım; sınıflandırmayı dünya klasmanına göre yaptım. İkinci sınıf
derken kendi ligimizi kastetmedim yani. Yaptığım tanımlamadan da anlaşılacağı
gibi, Beşiktaş dahil bu gruptaki takımlar kendi liglerinde zaten birinci sınıf
takımlar.